Çağın en büyük ve ciddi sağlık problemlerinden biri olan kanserin 200’ün üzerinde türü bulunmakta ve her bir kanser türünün moleküler yapısı birbirinden farklılık göstermektedir. Bu nedenle kanser tedavisinde kişiye özel yaklaşımlarla ve mutasyon özelinde planlanan tedavilerle önemli başarılar elde edilebilmektedir. Bu noktada kanser tedavisinde kullanılan etkili tekniklerden biri olan likit biyopsi testleri büyük önem taşımaktadır. Bireylerden rutin kan örneği alınarak, serbest dolaşan tümör DNA’sında (ctDNA) kanserle ilişkili 73 farklı genin tanısı yapılabilmekte ve ilerde gerçekleşebilecek genomik değişikliklerin de tanı ve değerlendirilmesi bu yöntemle sağlanabilmektedir.


Dünya çapında her yıl 14 milyon insana, Türkiye’de ise her yıl 97 bin erkek ve 62 bin kadına kanser teşhisi konulmaktadır. Kişiye özgü farklılıkların büyük rol oynadığı kanser genetiğinde, her bir hastanın tümörü dinamik değişiklikler göstermektedir. Bu durum özellikle tedavinin seyri ve uygulanma biçimini oldukça büyük oranda etkilemektedir. Bu noktada, tümör ile ilgili gerçek zamanlı bilgi alabilmek ve hastaya en az rahatsızlığı vermek oldukça önemlidir. Hastalığın ilerleyen aşamalarında ve tedavi sürecinde olan hastalar için biyopsi almak gittikçe zorlaşırken, likit biyopsi seçeneği hastadan sadece kan alınması ile gerçekleştirilen non invaziv (cerrahi işlem gerektirmeyen) bir yöntemdir (Non-invasive Tumor Detection – NITD). Bu yöntem, kanser tanısı almış veya kanser riski olan bireylerin kan dolaşımında serbest halde bulunan tümör hücrelerinin DNA’sının (cell-free tumor DNA) izole edilerek testipine dayanan moleküler genetik bir testtir.


Likit Biyopsi yöntemi genetik olarak hemen hemen tüm kanser türlerini analiz etmede, kişiye özgü ve hedefe yönelik tedavileri belirlemede, tedaviye verilen yanıtın izlenmesinde ve tekrarlayan nüksetme süreçlerinin takibinde başarıyla uygulanabilen ve yan etkisi olmayan bir yöntemdir. Erken teşhise olanak sağlar. Sonuçlar kısa sürede elde edilerek, tedavi için zaman kazandırır.